top of page
Ara

Anayasa Mahkemesi'nden Eğitim Hakkına İlişkin Önemli Karar

Anayasa Mahkemesi, başkan Kadir ÖZKAYA; üyeler Engin YILDIRIM, Celal Mümtaz AKINCI, Rıdvan GÜLEÇ, Basri BAĞCI ile raportörler Ömer MENCİK ve Ayhan KILIÇ'ın imzası bulunan ve 5 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararında eğitim hakkına ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

Av. Mehmet Faruk KOÇAK


Başvuru Numarası

Başvuru Tarihi

17/11/2017

Karar Tarihi

13/1/2021

Karar verilene kadar geçen süre

37 AY

İlgili Hak:

  • Eğitim Hakkı (Anayasa madde 42)


Anahtar Kelimeler:

  • İptal davası

  • Diploma verilmemesi

  • Eğitimin geçersiz sayılması

  • Alternatif araç araştırılmaması

  • Yetersiz gerekçelendirme


Özet:

Somut olayda sınavla eğitim programı açmış Üniversite'nin, sınavdan geçerek programa kaydolan ve eğitimini başarıyla bitiren Başvurucuya söz konusu sınavın sonradan iptal edilmesi gerekçesiyle diploma vermemesi, gereklilik ve orantılılık şartlarını taşımamakla Eğitim Hakkını ihlal etmiştir.


Olay

Dicle Üniversitesi (Üniversite) 21/01/2013 tarihinde gerçekleştirileceğini duyurduğu tezsiz yüksek lisans programına kabul sınavını sonraki güne erteleme kararı almış, ancak bu erteleme için usulüne uygun bir ilan yapmamıştır. Buna rağmen durumdan haberdar olan Başvurucu, sınava 22/01/2013 tarihinde katılarak başarılı bulunmuş ve söz konusu programa kaydedilmiştir.


Üniversite'nin erteleme kararı açısından usulüne uygun ilan yapmaması sebebiyle sınava katılamamış üçüncü kişiler yürütmenin durdurulması istemli iptal davası açmış ve süreç içinde her iki talep de kabul edilmiştir. Üniversite, yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirmeyerek Başvurucunun programa devamına izin vermiş olsa da program sonunda söz konusu mahkeme kararına istinaden Başvurucuya tezsiz yüksek lisans diplomasını vermeyi reddetmiştir.


Zaman Çizelgesi

Başvurucu, somut olaydaki sınava 22/01/2013 tarihinde katılmış; söz konusu sınav hakkında 09/07/2013 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı verilmiş; Başvurucu bu karardan 20 gün sonra, 29/07/2013 tarihinde programı tamamlamış ve 26/09/2013 tarihinde ise sınav açısından iptal kararı verilmiştir.


Başvurucunun İddiası

Başvurucu, sınavın iptal edilmesi kararından önce eğitimini başarıyla bitirmesine rağmen kendisine diploma verilmemesi sebebiyle eğitim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.


Mahkemenin Değerlendirmesi

Mahkeme, Başvurucunun ihlal iddiasının kendisine diploma verilmemesi olgusu olduğunu vurgulayarak somut olay açısından etkili başvuru yolunun tam yargı davası değil, eski hale getirme (restitutio in integrum) ilkesine tabi iptal davası olduğunu belirtmiş ve başvuru yollarının tüketildiğini tespit ederek başvuruyu kabul edilebilir bulmuştur (§37).


Anayasamız'ın 42. maddesinde düzenlenen eğitim hakkının, bireylerin aldıkları "eğitimden menfaat sağlama imkanını" da içerdiğinin vurgulanmasıyla başlanan değerlendirmelerde, Üniversite'nin mevcut iptal kararı uyarınca Başvurucuya diplomasını vermemesinin, Anayasa'nın 13. maddesi ile İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca kanuni temelinin bulunduğu tespit edilmiştir (§45).


Mahkeme, Anayasamız'ın 42. maddesinde eğitim hakkının sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin bulunmamasının, söz konusu hakkın mutlak ve sınırsız bir hak olduğu anlamına gelmediğinin altını çizmiştir. Buna göre eğitim hakkının "sosyal ve ekonomik haklar" bölümünde yer alması, Anayasa'nın 42. maddesinde bulunan "öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir" ifadesi ve adı geçen maddede sınırlama amaçları açısından bir listenin bulunmaması hususları; eğitim hakkının sınırlanması noktasına idarenin takdir yetkisinin geniş olduğu anlamına gelmektedir. Bu fikri temel üzerinde, Üniversite'nin mevcut iptal kararı uyarınca Başvurucuya diplomasını vermemek ile gözettiği amacının, Anayasamız'ın 138. yer alan "idarenin mahkeme kararlarına uyması zorunluluğu" olduğu ve bunun meşru bir amaç olduğu tespit edilmiştir (§§ 46-48).


Kararın devamında Mahkeme, Üniversite'nin söz konusu iptal kararının ne suretle uygulanacağını tespit etmekte takdir yetkisi bulunduğunu vurgulamış ve Üniversite'nin bu kapsamdaki yetkisini kullanırken üçüncü kişilerin haklarının zedelemeyecek ya da mümkün olduğunca az zedeleyecek bir yol benimsemesi gerektiğinin altını çizmiştir (§60).


Mahkeme, bir idari işlem ile hedeflenen amaç açısından neyin gerekli olduğunun belirlenmesi noktasında idarenin daha iyi bir konumda olduğuna işaret ederek "çok güçlü nedenler" bulunmadığı takdirde, kullanılan aracın, hedeflenen amaç açısından gerekli olmadığı tespitinin yapılamayacağını ifade etmiştir (§50). Fakat Mahkemeye göre, somut olayda Başvurucunun eğitiminin geçersiz sayılmasının, sınavdan haberdar olamamış üçüncü kişilerin menfaatlerinin korunması açısından elverişli bir araç olduğu kolayca savunulamayacağı gibi gerekli olduğu da ifade edilemez haldedir (§61). Zira, üçüncü kişilerin asıl menfaati, söz konusu sınavın tekrarlanması noktasındadır ve iptal edilen sınavda başarılı olmuş bireylerin eğitimlerinin geçersiz sayılması "oldukça ağır bir müdahaledir"; bu araca ancak "daha hafif, alternatif bir aracın bulunmaması halinde ve son çare olarak müracaat etmesi gerekir" (§62).


Somut olayda Üniversite, iptal kararının icrası açısından "başvurucuya diplomasını vermemeye" alternatif bir araç araştırmadığı gibi "önceki sınavın tekrar edilmesinin neden yeterli olmadığı", "iptal edilen sınava katılanların eğitimlerinin neden geçersiz sayılması gerektiği" ve "başvurucuya daha az külfet yükleyen başka bir araca başvurulmasının mümkün olup olmadığı" hususlarında da hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Öte yandan İdare Mahkemesinin başvurucunun programdan kaydının silinmesi gerektiği yönünde verdiği hüküm, eğitimi başarıyla tamamlamış kişilerin "haklarını gözetmekten uzak" olmasının yanı sıra yukarıda izah edilen açılardan da hiçbir değerlendirme içermemektedir. Bu husus Anayasamız'ın 13. maddesine aykırı olduğu gibi 138. maddenin amacına ve anlamına uygun düşmemektedir (§63).


Kararın son satırlarında, Başvurucunun iddiasına konu idari işlemin yargısal denetime tabi tutulması orantılılık açısından anlamlı görülse de somut olayda Başvurucunun hiçbir kusurunun olmadığı ve asıl kusurun idarenin fiilinde olduğu tespit edilerek "eğitimin geçersiz sayılması" olgusunun gözetilen amaç bakımından orantılı olmadığına hükmedilmiştir. Mahkeme, iptal kararının asıl sebebinin Üniversite'nin usulüne uygun ilan yapmaması olduğunu belirtmiş ve bu karar açısından verilen yürütmenin durdurulması kararının da zamanında uygulanmadığına dikkat çekmiştir (§64).

Comments


bottom of page