top of page

İnsan Hakları Hukuku

Avukatlık ve hukuki danışmanlık büromuzun temelleri, kurucu ortakların Hollanda’da Avrupa ve Uluslararası Ä°nsan Hakları Hukuku alanında bitirdikleri yüksek lisans programında atılmış olup insan hakları düÅŸüncesi büromuzun vizyonu ve misyonu açısından temel teÅŸkil etmektedir.

​

Ä°nsan hakları organlarının çalışma prosedürleri açısından Hollanda’da, Fransa’da ve Ä°sviçre’de programlara katılmış ve baÅŸta AÄ°HM olmak üzere insan hakları organlarında görevli hakim ve komisyon üyeleri ile temasta olan avukatlarımız ulusal (Türkiye), bölgesel (Avrupa, Afrika, Amerika) ve uluslararası hukuk sistemlerinde (BirleÅŸmiÅŸ Milletler) kurulu insan hakları organlarının standartları, içtihatları ve rehberleri ile beraber bunların bireysel baÅŸvuruları inceleme usulleri üstünde çalışarak yayınlar yapmıştır. Bu kapsamda avukatlarımızın üstünde çalışma yaptığı alanlardan bazıları mülkiyet hakkı, ifade özgürlüÄŸü, adil yargılanma hakkı, ayrımcılık yasağı, tutuklama tedbiri, kadına karşı ÅŸiddet, engelli hakları, geri gönderme yasağı, insan hakları ve kamu güvenliÄŸi iliÅŸkisi, bölgesel ve uluslararası düzlemde çocuk haklarına iliÅŸkin standartlar ile konut hakkı olarak sıralanabilir.

​

Faaliyetlerini bu fikri arka plan üzerinde yürüten avukatlık büromuz, çalışma alanlarının her biri açısından uluslararası insan hakları hukuku standartlarını tatbik etmekte; ve uluslararası yargı oranlarının mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüÄŸü alanları gibi temel hak ve özgürlükler açısından ortaya koyduÄŸu içtihatlar ve standartların bilinciyle çalışmaktadır. Gerek kamulaÅŸtırma davaları gerek haksız tutuklamalar fark gözetmeksizin avukatlık büromuz, Türkiye’de yürüyen bilumum yargılama aÅŸamalarına bu bilinç ile gerekli müdahaleleri yapmakta ve yargı organlarına Türkiye açısından da baÄŸlayıcı olan uluslararası yargı mercilerinin içtihatları doÄŸrultusunda taleplerde bulunmaktadır.

​

Her ne kadar insan hakları hukuku açısından akla gelen ilk kavramlar “bireysel baÅŸvuru”, “Anayasa Mahkemesi (AYM)” ve “Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi (AÄ°HM)” olsa da insan hakları hukukunda uyulması gereken standartlar ve bu açıdan yetkili mahkeme yahut herhangi sıfattaki organlar çok daha fazla sayıdadır. Bu doÄŸrultuda biz de müvekkillerimizin insan hakları hukuku açısından sahip olduÄŸu imkanların yalnızca “Anayasa Mahkemesi’ne (AYM’ye) bireysel baÅŸvuru” veya “Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne (AÄ°HM’e) bireysel baÅŸvuru” olmadığının bilinci ile dosyalarımız açısından müvekkillerimiz açısından mümkün olan tüm hukuki imkanları kullanmakta, gerek ulusal gerekse uluslararası düzlemde yapılması gereken baÅŸvuruları AYM ve AÄ°HM ile sınırlı kalmaksızın yapmaktayız.

Anayasa Mahkemesi'ne (AYM'ye) Bireysel BaÅŸvuru Nedir?

Anayasa Mahkemesi'ne (AYM'ye) Bireysel Başvuru Nasıl Yapılır?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM'e) Bireysel Başvuru Nedir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM'e) Bireysel Başvuru Nasıl Yapılır?

Ä°nsan Hakları Nedir?

aihm başvuru avukatı

Ä°nsan hakları hukukunun yalnızca ceza yargılamalarında yahut mülkiyet hakkına iliÅŸkin uyuÅŸmazlıklarda gündeme gelmediÄŸinin tekraren vurgulanması gerekir. Müvekkillerimizin günlük yaÅŸamında karşılaÅŸtığı hemen hemen her olayın insan hakları hukuku ile bağı bulunmakta ve dahi bir ÅŸekilde yargı organları önüne gelmiÅŸ birçok olay açısından da insan hakları organlarının yerleÅŸik içtihadı, standardı veya görevli yargı organı vardır. Bu açıdan tarafı olduÄŸunuz hukuki uyuÅŸmazlığın ceza soruÅŸturması, ceza kovuÅŸturması, idari dava veya hukuk davası olması önemli olmadığı gibi bu uyuÅŸmazlığın hangi aÅŸamasında olduÄŸunuzun da insan hakları hukuku açısından bir önemi yoktur. Bu yargılamaların tamamında ve her bir aÅŸamada insan hakları hukuku içtihatları ve standartlarının büyük önemi bulunur.

​

​

AYM baÅŸvurusunu neden yargılamanın sonuna gelmeden önce düÅŸünmem gerekir? Veya “AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru” imkanımı yargılamamın en başında hesap etmemem ne gibi hak kayıplarına neden olur?

​

Ä°nsan hakları hukukunun ne önemli ilkelerinden bir tanesi ikincillik (subsidiarity) ilkesidir. Bu ilkeye göre bir devletin iç hukukunda cereyan eden meseleler öncelikli olarak hukuk sisteminde çözülmelidir. Bu doÄŸrultuda insan hakları denetim organları, hak ihlali iddiasını içerir baÅŸvurularda ilk olarak kabul edilebilirlik kararı aÅŸamasında, daha sonra ise hak ihlali olup olmadığının denetlendiÄŸi süreçte birtakım kriterler belirlemiÅŸtir.

​

Uygulamada çokça karıştırılan ve hataya düÅŸülen önemli bir husus, insan hakları yargılamalarının kanun yolu incelemesi niteliÄŸinde olmadığıdır (“it is not its task to act as a Court of fourth instance”). Bunun anlamı ise yerel mahkeme, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay/Danıştay tarafından gözetilecek hukuka uygunluk kriterlerinin AYM veya AÄ°HM gibi insan hakları organlarınca gözetilemeyecek olmasıdır. DiÄŸer bir deyiÅŸle insan hakları yargılamasında, iç hukukun hakkaniyete yahut maddi gerçeÄŸe uygun ÅŸekilde uygulanıp uygulanmadığı hususları deÄŸil; insan haklarının ihlal edilip edilmediÄŸi hususu denetlenir.

 

Özetle ifade etmek gerekirse, iç hukukta, ihlal edildiÄŸi ileri sürülen hak açısından bu ihlal durumunu ortadan kaldırabilecek bir etkili baÅŸvuru yolu bulunmasına raÄŸmen bu yola baÅŸvurulmamışsa, AYM veya AÄ°HM gibi insan hakları organları yapılan baÅŸvuruları kabul edilemez bularak reddetmektedir. Dolayısıyla davanız veya hukuki uyuÅŸmazlığınız çerçevesinde bir insan hakkı ihlali olduÄŸunda, bu ihlali giderme yetkisi olan kurum, kuruluÅŸ veya yargı merciine gerekli baÅŸvuru yapılmadığı takdirde ilerleyen süreçte yapacağınız bireysel baÅŸvurunun reddedilme olasılığı çok yüksek olmaktadır.

​

Bu açıdan, davanızın veya hukuki uyuÅŸmazlığınızın insan hakları hukuku alanında bilgi ve tecrübe sahibi avukatlar tarafından takip edilmesinde sizin açınızdan birçok fayda vardır.

​

​

Ä°nsan hakları hukukunun Türkiye’deki yargılamalardaki rolü ve önemi nedir?

​

​Ceza hukuku açısından düÅŸünüldüÄŸünde, insan hakları hukukunun en fazla uygulama alanı bulduÄŸu olaylar arasında haksız yakalama, haksız gözaltı ve haksız tutuklamanın gündeme geldiÄŸi durumlar düÅŸünülebilir. Önemle altı çizilmelidir ki 2019 yılı istatistiklerine göre, ülkemizde Cumhuriyet savcılarınca açılan ceza davalarının yalnızca %46,8’i mahkumiyet hükmü ile sonuçlanmaktadır. Bunun anlamı, hakkında iddianame düzenlenerek ceza mahkemesi önüne getirilen her iki sanıktan sadece birisi hakkında cezaya hükmolunduÄŸudur. Dolayısıyla, maalesef ceza yargılamalarının arzu edilen isabette ve hızda sürdürülmediÄŸini bu yüzden de özellikle soruÅŸturma aÅŸamalarında insan hakları standartlarının takip edilesinin bilhassa önemli olduÄŸunu vurgulamak gerekmektedir.

​

Ceza hukukunda insan hakları standartları açısından önem arz eden bir diÄŸer husus ise hukuka aykırı delil bahsidir. Keza Cumhuriyet savcılarınca talep edilip sulh ceza hakimliklerince karara baÄŸlanan arama, el koyma, iletiÅŸimin denetlenmesi, gizli soruÅŸturmacı görevlendirilmesi, teknik araçlarla izleme, internet yayınlarına eriÅŸimin engellenmesi ve içeriÄŸin yayından çıkartılması gibi iÅŸlemler açısından gerekli ÅŸartlara uyulmadığı takdirde bu delillerin kullanılması baÅŸta adil yargılanma hakkı ve özel hayatın gizliliÄŸine saygı hakkı olmak üzere birçok hakkı ihlal edecektir.

​

Hukuk uyuÅŸmazlıkları açısından insan hakları standartlarının büyük önem arz ettiÄŸi hususların başında mülkiyet hakkının tartışıldığı kamulaÅŸtırma ve tüketici hukuku kapsamında kalan davalar gibi uyuÅŸmazlıkların yer aldığı ifade edilebilir. Keza iÅŸ hukukunu ilgilendiren bir haksız fesih davasında iÅŸçinin bilgisayarını denetleyen veya çalışma alanını kamera ile izleyen iÅŸveren açısından yine insan hakları hukuku gündeme gelmektedir.

​

Müvekkillerimizin insan haklarının ihlal edildiÄŸini tespit ettiÄŸimiz hallerde, mesele, öncelikli olarak baÄŸlayıcı insan hakları içtihatlarının kullanılması suretiyle yerel mahkemelerinde çözülmeye çalışılmaktadır. Yerel mahkeme kararlarının buna raÄŸmen insan hakları standartlarından ayrık olması halinde bu kararlar sırasıyla istinaf ve gerekli olursa temyiz kanun yolundan geçirilmektedir. Hak ihlalinin bu aÅŸamalarda da düzeltilmemesi halinde yurt içinde baÅŸvurulabilecek diÄŸer organlara ve kurumlara baÅŸvurulduktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baÅŸvuru (anayasa ÅŸikayeti) gerçekleÅŸtirilmektedir. Buradan çıkan kararın da insan hakları içtihatlarına uygun olmadığının deÄŸerlendirilmesi halinde ise sırasıyla bölgesel ve uluslararası insan hakları organlarına baÅŸvurularak hak ihlali iddiasında bulunulmaktadır.

​

​

AYM’ye bireysel baÅŸvuru (anayasa ÅŸikayeti) ne anlam ifade eder?

​

Çok genel bir ifadeyle bireysel baÅŸvuru; ulusal, bölgesel veya uluslararası insan hakları organları tarafından yürütülen, anayasa veya uluslararası anlaÅŸmalarca belirlenmiÅŸ insan haklarının devletlerce ihlal edilip edilmediÄŸini takip ve kontrol edilmesi prosedürlerinden birisidir.

​

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk hukukuna 1961 anayasası ile girmiÅŸ bir mahkeme olup kurulduÄŸu yıllardaki görev tanımı, soyut ve somut norm denetimi vasıtasıyla baÅŸta kanunlar olmak üzere çeÅŸitli yasama iÅŸlemlerinin ve KHK’ların anayasaya uygunluÄŸunu denetlemekten ibarettir. Bununla beraber 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana, bireyler tarafından yapılacak bireysel baÅŸvuruları da inceleyerek bir hak ihlali olup olmadığını tespit etmek görevini uhdesinde tutmaktadır. AYM’nin verdiÄŸi ihlal kararları, usulüne uygun ÅŸekilde kesinleÅŸtiÄŸi müddetçe baÅŸta yargı ve idare organları olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluÅŸları açısından mutlak baÄŸlayıcılığa sahiptir.

​

Ä°fade edilmelidir ki AYM’ye bireysel baÅŸvuru yapılması neticesinde alınacak hak ihlali kararı, ceza hukuku açısından beraat veya özel hukuk açısından davanın kazanılması anlamına gelmemektedir. AYM’yi kuran kanun uyarınca, mahkemece ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde baÅŸvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak ÅŸekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir. Yani AYM tarafından bireysel baÅŸvuru sonucu verilen karar bir bozma kararı deÄŸil, yeniden yargılama yapılmasına sebep teÅŸkil eden karar niteliÄŸinde olacaktır.

​

Neticede, AYM tarafından ihlal kararı verildiÄŸinde tazminata hükmedilme imkanı olduÄŸu gibi tazminatla beraber dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesi de mümkündür.

​

​

AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru (anayasa ÅŸikayeti) ne anlam ifade eder?

​

Ä°fade edildiÄŸi üzere bireysel baÅŸvuru genel anlamıyla ulusal, bölgesel veya uluslararası insan hakları organları tarafından yürütülen, anayasa veya uluslararası anlaÅŸmalarca belirlenmiÅŸ insan haklarının devletlerce ihlal edilip edilmediÄŸini takip ve kontrol edilmesi prosedürlerinden birisidir.

​

Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi (AÄ°HM), Türkiye’nin 1949 yılından beri üye olduÄŸu Avrupa Konseyi (Council of Europe) bünyesinde hazırlanmış Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesinin (AÄ°HS) kurduÄŸu bir yargı organıdır. AÄ°HM, Türkiye bakımından 1954 yılından beri yürürlükte olan AÄ°HS kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirip getirmediÄŸini denetlemekte ve 1998 yılından bu yana da bireylerce taraf devletlerin AÄ°HS’i ihlal ettiÄŸi yönünde yapılan bireysel baÅŸvuruları karara baÄŸlamaktadır.

​

Türkiye, bir uluslararası hukuk mahkemesi olan AÄ°HM’in görev ve yetkilerini uluslararası sözleÅŸmeler ile kabul ederek esasında AÄ°HM’i bizzat yetkilendirmiÅŸ ve görevlendirmiÅŸtir. Öte yandan Türk Anayasası’nın 90. maddesinde düzenlendiÄŸi üzere AÄ°HS ile bir kanunun aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuÅŸmazlıklarda AÄ°HS hükümleri esas alınmak zorundadır. Türk kurucu iktidarı, temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmemesi açısından gösterdiÄŸi bu hassasiyet ile Türk hukukunda insan haklarına aykırı kanun veya uygulama olmamasını hedeflemiÅŸtir. Dolayısıyla hukuki bir perspektiften bakıldığında AÄ°HM’in vereceÄŸi kararlar, Türk kurucu iktidarının amaçlarının yerine getirilmesine hizmet etmekte ve bu nedenle idarenin bu kararlara uymaması, idarenin Türk hukuku ihlal etmesi anlamına gelecektir.

​

AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru neticesinde verilecek kararların en önemlileri ihtiyati tedbir, kabul edilemezlik ve ihlal kararları olarak ifade edilebilir. Her ne kadar pacta sun servenda ilkesinin bir yansıması olarak AÄ°HS hükümlerinin baÄŸlayıcı olması için ayrıca bir anlaÅŸma maddesine hacet olmasa da sözleÅŸmenin 46. maddesi uyarınca AÄ°HM’in kesinleÅŸmiÅŸ kararlarının idare için baÄŸlayıcı olduÄŸu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur.

​

AÄ°HM, yapılan bireysel baÅŸvuru üzerine verdiÄŸi ihlal kararında ayrıca tazminata hükmedebileceÄŸi gibi (hakkaniyete uygun tatmin/adil tazmin) sadece ihlali tespit etmekle de yetinebilmektedir. Keza yapılan bireysel baÅŸvuruda tespit edilen ihlalin giderilmesi açısından spesifik bir fiile ihtiyaç varsa, mahkeme ayrıca ihlalin giderilmesi için yapılması gerekeni de net ÅŸekilde belirtebilmektedir. Ayrıca, Türk hukukunda da Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu kapsamında kabul edilen maddelerle, hakkında AÄ°HM tarafından kesinleÅŸmiÅŸ bir hak ihlali kararı verilmiÅŸ kimseler açısından verilmiÅŸ kararların bozularak yeniden yargılama yapılacağı düzenlenmiÅŸtir.

​

Dolayısıyla AÄ°HM’e yapılacak bireysel baÅŸvurularda istenilen sonuçların alınması ve talep edilen tazminatın AÄ°HM tarafından kabul edilmesi gibi hususlar açısından hak arayanların tecrübeli ve insan hakları alanında çalışmaları olan avukatlardan danışmanlık ve temsil hizmeti almasında büyük önem bulunur.

​

​

Hakkında AÄ°HM’e ve AYM’ye bireysel baÅŸvuru yapılabilecek haklar nelerdir?

​

Gerek Anayasa Mahkemesi’ne gerekse Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel baÅŸvuru yapılırken ihlal edildiÄŸi ileri sürülebilecek haklar aynıdır. Bunlar, hem Türk Anayasası hem de AÄ°HS tarafından ortak koruma altına alınmış olan temel hak ver özgürlüklerle sınırlıdır. Örnek vermek gerekirse mülkiyet hakkı, iÅŸkence veya aÅŸağılayıcı muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının hem AYM hem de AÄ°HM çerçevesinde korunan haklar arasında olduÄŸunu ifade edebiliriz.

aym başvuru avukatı

AÄ°HM’e ve AYM’ye bireysel baÅŸvuru açısından nelere dikkat edilmesi gerekir?

​

Öncelikle, kiÅŸinin yaÅŸam hakkına veya maddi ve manevi varlığını koruma hakkına dönük çok ciddi tehlikenin varlığı aÅŸikar ise, gerekli ispat belgelerinin de baÅŸvuruya eklenmesi suretiyle bu mahkemelerden ihtiyati tedbir kararı alınabileceÄŸinin altının çizilmesi gerekir.

​

Ne AYM’ye ne de AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru yapmak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ÅŸartı vardır. Bir baÅŸka deyiÅŸle, yabancı devletlerin vatandaÅŸları veya vatansız kimseler de bireysel baÅŸvuru yapabilmektedir. Öte yandan baÅŸvurucunun bizzat maÄŸdur sıfatı bulunması gerekmekte, bu nedenle baÅŸvurucunun ihlale yol açtığını iddia etiÄŸi olay nedeniyle önemli bir ölçüde dezavantajlı durumdan mustarip (suffer significant disadvantage) olması gerekmektedir. Ölen kiÅŸiler adına ise çok istisnai haller dışında baÅŸvuru yapılamadığını; tüzel kiÅŸiler açısından ise Kamu tüzel kiÅŸisi sıfatı olmayan dernek, vakıf veya ÅŸirketlerin faaliyet alanlarıyla ilgili hususlar bakımından maÄŸdur sıfatını olduÄŸunun kabul edildiÄŸini ifade etmek gerekir.

​

AYM ve AÄ°HM nezdinde bireysel baÅŸvuru yapılması için ihlale sebep olan olayın Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimiyet alanında olan topraklarda veya devlet yetkilerini kullandığı yerlerde yahut devlet tarafından görevlendirilen kimselerin etki alanlarında gerçekleÅŸmiÅŸ olması gerekir. Bu yer bir kara parçası olabileceÄŸi gibi deniz yahut hava da olabilecektir.

​

AYM’ye bireysel baÅŸvurunun, olaÄŸan baÅŸvuru yollarının tüketildiÄŸinin öÄŸrenilmesinden sonraki 30 gün içinde yapılması gerekmekteyken AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru açısından ise bu süre 6 aydır. Bu 6 aylık süre, Ä°talya’nın AÄ°HS’e yapılan 15 Nolu Protokol’ü onaylamasının ardından 4 aya düÅŸecektir. Sürenin baÅŸlangıcı her durumda mahkeme kararının tebliÄŸ ya da tefhimi olmamakta özellikle ceza yargılamalarında kesinleÅŸen mahkumiyet kararları açısından müddetnamenin yahut herhangi bir tebligatın yapılmadığı durumlarda verilen karardan 3 ay geçtikten sonra baÅŸvuru süresi otomatik olarak baÅŸlamış kabul edilmektedir.

​

Bu aÅŸamada tecrübeli ve insan hakları hukuku alanında faaliyet gösteren avukat yardımından faydalanmanın çok büyük önemi vardır. Zira AYM veya AÄ°HM’e yapılacak bireysel baÅŸvuruda ihlal edildiÄŸi öne sürülecek hakkın gerekli süreler içinde gerekli ulusal makamlara baÅŸvurularak ihlalin giderilmesinin istenmediÄŸi hallerde gerek AYM gerekse AÄ°HM kabul edilemezlik kararı vermektedir. BaÅŸvuru yollarının tüketilmesi ve iç hukuk yollarının tüketilmesi olarak adlandırılan bu ÅŸart, bir diÄŸer açıdan AYM veya AÄ°HM’e yapılacak baÅŸvuru süresi açısından da belirleyicidir.

​

Bu açıdan örnek vermek gerekirse makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiÄŸini ileri süren baÅŸvurucunun AYM’ye bireysel baÅŸvuru yapmadan evvel tüketeceÄŸi bir yol olmadığı için direkt olarak AYM’ye baÅŸvurabileceÄŸine dikkat çekmek gerekir. Bununla beraber ceza yargılaması açısından haksız tutuklama veya tutukluluk süresinin makul süreyi aÅŸtığı iddiasıyla yapılacak baÅŸvurularda: Ä°lkin tahliye talebinde bulunulması, bu talep reddedildiÄŸinde ret kararına karşı itiraz kanun yolu iÅŸletilmesi, bu yoldan da tahliye kararı elde edilemezse söz konusu ret kararının ardından 3 ay içinde Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında dava açılması, tutukluluk nedeniyle AYM’ye veya AÄ°HM’e yapılacak bireysel baÅŸvurunun kabul edilebilir bulunması açısından gerekebilmektedir.

​

​

AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru süreci ne surette iÅŸlemektedir?

​

AÄ°HM’e bireysel baÅŸvuru yapan baÅŸvurucu, baÅŸvurunun ardından AÄ°HM’den baÅŸvurusunu alındığına dair bir tebligat alır. Bu tebligat, baÅŸvurucunun cevap vermesini gerektiren veya yargılamanın esasına iliÅŸkin bilgi içeren bir belge deÄŸildir.

​

AÄ°HM, kendi içtüzüÄŸü (rules of court) uyarınca tek hakim, komite, daire ve büyük daire olmak üzere yargısal bölümler halinde çalışmaktadır. Buna göre yapılan baÅŸvurunun kabul edilemez olduÄŸu ilgili ülke açısından yetkili yazı iÅŸleri müdürlüÄŸü tarafından anlaşılabilir nitelikteyse, baÅŸvuru tek hakime gönderilir ve dosyayı inceleyen tek hakim de aynı fikirde olursa baÅŸvuru hakkında kabul edilemezlik kararı (kabul edilebilir olmadığına dair) verilir.

​

BaÅŸvurunun kabul edilebilirliÄŸi açısından yapılacak inceleme ilk bakışta anlaşılamayacak nitelikteyse, baÅŸvuruya konu olayın AÄ°HM’in istikrarlı ÅŸekilde verdiÄŸi kararlarla aynı olaylara iliÅŸkin olup olmadığı gibi hususlara baÄŸlı olarak dosya 3 üyeli komiteye veya 7 üyeli daireye gönderilecektir. Bu organlar baÅŸvurunun hem kabul edilebilirliÄŸi açısından karar alabilmekte hem de esası açısından hüküm verebilmektedir. Dairenin verdiÄŸi karara taraf devletin yaptığı talebin kabul edilmesi halinde veya Dairenin inisiyatif alması durumunda ise dosyaya Büyük Daire bakacaktır.

​

BaÅŸvurunun kabul edilebilir bulunması halinde baÅŸvurucuya ve hükümete “declaration” adı verilen bir tebligat daha yapılarak taraflar dostane çözüme davet edilir. Tarafların uzlaÅŸmaması halinde hükümetten AÄ°HM tarafından savunma istenmekte, hükümetin cevap vermesi halinde verilen cevabı baÅŸvurucuya ileterek baÅŸvurucudan talepleriyle beraber hükümete cevaplarını istemektedir.

​

Sürecin sonunda ihlal kararıyla beraber tazminat (adil tazmin/hakkaniyete uygun tatmin) verilmesi ihtimalinde söz konusu kalem, Ä°nsan Hakları Daire BaÅŸkanlığından talep edilmekte ve bu talebin 3 ay içerisinde baÅŸkanlık tarafından kabul edilmesi gerekmektedir.

aihm başvuru avukatı

Mevcut bir dosyanızda hak ihlaline uÄŸradığınız kanısındaysanız; hakkınızda kesinleÅŸmiÅŸ ya da kesinleÅŸmemiÅŸ herhangi bir yargı kararına karşı bölgesel veya uluslararası insan hakları organlarına bireysel baÅŸvuruda bulunmak istiyorsanız; idarenin ya da herhangi bir özel/tüzel kiÅŸinin mülkiyet hakkı veya özel hayatınıza saygı hakkı gibi temel haklarınızı ihlal ettiÄŸini düÅŸünüyorsanız bu açıdan sahip olduÄŸunuz imkanları öÄŸrenmek için bizimle temasa geçebilirsiniz. Aklınıza takılan herhangi bir soru veya halihazırda taraf olduÄŸunuz uyuÅŸmazlık hakkında danışmanlık almak isterseniz, faaliyetlerinin ana merkezi Ä°stanbul'da bulunan ve bireysel baÅŸvuru açısından tecrübeli avukat kadromuz ile Ä°stanbul'un Kadıköy ilçesinde yer alan avukatlık büromuzda sizleri beklemekteyiz.

bottom of page